sizden gelen öyküler

MİNİK SANDAL Küçük bir sandalım ben. Güvendiğim limanım hep beni kandırır açık denizlere sonu gelmez fırtınalara ve suların karanlık noktalarına gönderir beni. Oysa ben hep geri döner limanıma sıkı sıkıyı ya kendimi yeniden bağlardım. O karanlık maviliğin içinde her kayboluşumda yeni bir şeyler öğrenir. Ve öğrendikçe biraz daha büyürdüm. Ben büyüdükçe limanım küçüldü. O küçüldükçe ben büyüdüm. Sonunda limanımı terk ettim bu sefer kendim isteyerek bilerek açıldım, azgın dalgalara, sonsuzluğun soğukluğuna bıraktım kendimi. Uzunca zaman sürüklendim,sürüklendim. Yıldızsız gecelerde,soğuk sabahlara açtım gözümü. Yalnızlık hiç böyle fırtınalar kopartmamıştı,kasırgalar hiç bu denli şiddetli olmamıştı. İşte böylesine bir fırtınaydı beni bu limana taşıyan.
Huzur ve güven içinde kendimi onun kollarına bıraktım. Sessizliğin içindeki ahengi duyabiliyordum. Beni kollarında sardı
__Minik sandalım korkma ben böyle fırtınaları çok gördüm. Bu karanlık, bu gürültü seni korkutmasın. Gök yüzünde ışıldayan şimşekler sizlere yol gösteriyor. Korkma gel kollarıma.
Bense korkudan,yalnızlıktan, yorgunluktan titriyordum. Limanım bana sarıldıkça güçlendim,kuvvetlendim. O fırtınaları çok yaşamış,çok görmüş ve hep bir sandal olmak istemiş.
__Minik sandalım senin gibi olmayı ne çok isterdim. Uzaklara gitmeyi yeni yerler yeni şeyler görmeyi ve öğrenmeyi. Ama ben buraya bağlıyım. Senin kadar güçlü olmayı çok isterdim.
__Bense senin yerinde olmak isterdim
. kendi ayaklarımın üzerinde durmayı. Ben sandığın gibi güçlü değilim ki her zaman bir limana ihtiyaç duydum. Beni fırtınalardan koruyacak,kollarında sarıp sarmalayacak. Bir çocuk gibi beni avutacak. Belki senin bana benimde sana ihtiyacım vardır. Ne dersin liman. Sana sığına bilir miyim?
__Minik sandal tatlı sandal. Sen ne dersen de çok güçlüsün. Bir çok fırtınaya yakalanmışsın fakat yinede suyun üzerinde kendi kendine yüzüyorsun.
Bense limanın bu lafına sadece tebessüm ediyorum. Çünkü benim limana ihtiyacım var. O bunu fark etmese de.
__Zamanla beni daha iyi tanıyacaksın liman. Sabret ve tanı,diye biliyorum.
__Seni tanımayı çok istiyorum minik sandal.
Ben bunu duyunca çok sevindim limana güvene bilirdim. Artık beni koruyacak bir limanım vardı. Gözlerimi gök yüzüne diktim ve tanrıdan bunun çok uzun sürmesini diledim Kendimi onun direklerine kopmamak istercesine bağladım. Günler,aylar geçi. Liman sanki günden güne değişiyordu. Liman hep sandal olmak istiyor. Bense limanına sıkı sıkıya bağlanmak. Gittiğim gördüğüm yerleri ona anlatıyor. Yaşadıklarımdan öğrendiklerimi ona sunuyordum. Limanımda bana yaşadıklarını anlatıyordu. Kendine sığınanları sonra onu terk edenleri. Artık beni daha uzaklara yolluyordu. Her dönüşümde de onu hüzne boğuyordum. Bunun sebebini sormaya hep korktum. Halbuki liman benim ona sığınmamdan çok korkuyormuş. Beni korumak ona çok ağır bir yük gibi geliyormuş. Birbirimizi sevsek de bir türlü birbirimizi anlayamadık. Yine de ben bütün benliğimi verdim limana. Beni sevmesini,korumasını çok istedim.
__Seni seviyorum limanım beni bırakma lütfen sana ihtiyacım var dedim.
__Sen güçlüsün minik sandalım fakat çok ağlıyorsun. Bunu yapma. Benim hayatımda sadece sen yoksun bir çok sandal gelir bana onları da korumalıyım. Bu benim görevim.
__Görevlerini unutma onları da sar kollarına ama beni de.
Limanımsa suskun.
Ve bir sabah uyandığımda kendimi yine yapayalnız buldum azgın dalgaların içinde... Limanım iplerimi çözmüş benden habersiz. Beni yine tek başına bırakmış eski limanım gibi Ve ben ant içtim bir daha hiçbir limana bağlamayacağım kendimi diye Azgın dalgalara bıraktım kendimi gidiyor gidiyorum....
Bir gün olurda denizde başı boş bir sandal
görürseniz
işte bu benim minik sandal

 






 
Bugün 4 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol